İÇİMİZDEKİ SURİYELİLER
SURİYE’DE İÇ SAVAŞIN BAŞLAMASIYLA ÜLKEMİZE GELEN SURİYELİLER
Suriyelilerin gitme zamanı geldi neden?
Türkiyeye ilk geldiklerinde tahtadan yapılan, üzeri mavi branda örtülü derme çatma barakalarda yaşayan savaştan canlarını kurtardıklarını şükür eden Suriyeliler vardı.Mahallelere, köylerin girişlerine mavi branda mahalleleri kurmuşlardı.Bunları Türk Sanayicisi, Türk Tarımcısı ucuz işçi olarak gördü. Zaten işçi sıkıntısı vardı, milyonlarca ucuz işçi ellerinin altındaydı.Tekstil sektörü koltuğa oturup ayağı yere basanı, tarımcılar eli çapa tutanı ucuz ucuz çalıştırmaya başladı. Hükümet kendini “ensar” Suriyelileri “Muhacir” olarak gördüğü iiçin, denetim yoktu.
Suriyeliler Türkiyede yaşama alıştıkça savaştan kaçmanın o ilk şokunu anlattıkça günlük peşin para kazanmaya başladıkça ucuz işçilik maliyetlerini artırmaya başladılar. Mavi branda mahalleleri yavaş yavaş kayboldu. Şehirlerin kenar mahallelerinden evler tutmaya, motorsiklet, eski hundai panelvanlar almaya başladılar.
Şimdilerde, çöpten geri kazanım, tarım sektöründe işçilik, tüm sektörlerdeki küçük esnaf ve sanatkarların ustaları, çıraklıkları Suriyeli oldu ve “ucuz işçi” olmaktan çıktılar.Kenar mahallelerde bizim içimizde yaşamaya, işyeri açmaya, yeni arabalara binmeye başladılar.
Bilmeyenler için söyleyelim, Suriyeler aile veya gruplar halinde yaşıyorlar. Gruplar kiraladıkları evlerde 10 kişi 15 kişi yaşayıp ortak karavanadan yiyip içiyorlar, ev demek onlar için bir yatak, bir yorgan hepsi bu. Mümkün mertebe kazandıklarını çok azını harcayıp para biriktiriyorlar. Suriyelilerin alın teriyle kazandığı parada gözümüz yok. Ama bunlar her ay sonunda kazandıklarını dolara çevirip ülkelerine gönderiyorlar. Suriyeli, afgan, Afrikalı 8 milyon göçmen var, bunun yarısı çalışma hayatının içerisinde olsa 4 milyon kişi eder. Bu 4 milyon her ay ülkelerine en az 300-400 dolar gönderiyor. Bunu da Türk Bankacılık sistemiyle değil, kendi geliştirdikleri yöntemlerle yolluyorlar.
Hükümet ekonomiyi düzeltmeden başarılı olacaksa işe önce göçmenlerden başlamalı.
Her mahallede bakkalları var, yaşında vergi, sgk yok sattıkları ürünlerin yarıdan fazlası Suriye malı kaçak.
Küçükbaş hayvancılığa işçi olarak başladılar, şimdilerde küçük küçük sürüleri oldu işletme kayıtları, hayvan varlığı kayıtları, hayvanlarının kulak küpesi yok.
Tarımda ortakçı oldular, yevmiye ile çalışıyorlardı şimdilerde dörtte bir oranında, yakın zaman da yarı yarıya üretime ortak olurlar.
Araba tamircisi, su-elektrik tesisatçısı, boya-badana, demirci-kaynakçı sektörü onların eline geçiyor.
Fabrikalarda çalışanların yüzde yirmibeşi Suriyeli.
Beş sene sonra bu sektörlerin hepsi Suriyelilerin eline geçer. Böyle deyince ” muhacir düşmanı” oluyoruz,Almanya’daki Türkler öne sürülüyor. Almanya’daki Türkler, Alman yasalarına tam uyum içerisinde orada iş hayatındalar.
Kur korumalı mevduat, faizleri arttırmak, sıkı para politikası, kredi kartlarına müdahale bunların hiç biri, ekonomiyi düzeltmek için çare olmaz. Çare göçmenlerin yasal olarak denetlenmesi. Türkiyede işler onların gelmesiyle bozulmaya başladı, Türkiyede yasal sorumlulukları olmadan çalışma hayatının içinde olurlarsa ekonomik düzelme mümkün olmaz.
Teröristin ayakkabı numarasını bilen hükümet yetkilileri, ekonomiyi sabote eden, Türkiyeden dışarı sızan parayı bulmalı. Önlem almalı.
Metin Ersoy